4 Mart 2009 Çarşamba

İLMİKLERE SARILAN SEVDA

Dokumaların ilmikleri arasında saklı kalan özlemler, her bir kilimde renk renk, nakış nakış işlenmiş de duygu olmuş, sel olmuş akmış sanki. Kilimin kenarlarındaki sulara, Fırat’ın azgın dalgalarını aşkla geçen, sevdası tükenince de azgın dalgalara karışan gencin çığlığı dolanmış sanki...Mavilikler arasında görülen yeşillerde, tutulmak istenilen umudun dallarını gördüm.Bir göbek yok bu kilimde; yol yol özlemler sıralanmış bir açılıp bir kapanan baklava dilimleriyle. Yüreğinin yangınını vermek ister gibi ala sarılan kız, nasıl da hüznünü sarılarla kahve renkleriyle sarmış. Bir uzun yol var arada, dağların arasında kıvrıla kıvrıla giden. Ya beklediği var yolların ardında ya da gidecek bir uzak yolu var. Renklerle, simgelerle anlatıyor yüreğini bilmeden ya da bilerek. “ Karlı dağların ardındasın sevdiğim Elim ermez, kolum sarmaz bil seni. Ne dizinde yatanım ben, ne saçını saranım. Gözüm görmez kolların kimi sarar sevdiğim.”(S.Hoca) Dilinde bir yürek yangını, gözünde sevdiğinin hayali. O mu kilimi dokur, kilim mi onu dokur ilmik ilmik; bilinmez. Dur hele, çök şu kilimin üzerine. Bir köpüklü kahvemizi iç. Sazını al eline, bir Ferhat’tan bir Kerem’den çal bir kere. Dağlar titresin bu sevdaların hikayesinden. İlmikler dile gelsin, desin kimler geldi kimler geçti de kavuşamadan ruh ikizlerine, yol yol oldu kilimlere can oldu.

Serap ÖZALTUN
30.12.2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder