4 Mart 2009 Çarşamba

HAZAN YAPRAĞIM

bir gün nasıl bilinmez bir yaprak,sürüklenir rüzgarın esintisiyle düştüğü yerlerden...hazan yaprağıdır bu...rüzgar çarparken onu önüne katıp, vururken dağ taş yaprağa...kuruyan yaprak incinir, kırılır.... yokluğa karışmak üzereyken bir kırmızı papuçlu çocuğun ayaklarının dibinde bulur kendini...çocuk, eğilir alır onu ve büyük bir itina ile evine götürür...düşünür yaprağa bakıp...yazık olmuş der, kim bilir dalında ne güzeldi diye düşünür...bir ağaç resmi yapar koca gövdeli, yemyeşil yapraklar çizer her yerine...bir yaprağı çizmez..oraya yerdeki hazan yaprağını yapıştırır büyük bir özenle...ve en canlısından yeşil bir boya alır eline...fırça ile...incitmeden boyar sararmış yaprağı...ne güzel oldu,der sevinçle...dedesinin mezarının etrafındaki kuru yaprakları hatırlar...hiç kuru yaprak olmasa ne güzel olur,diye düşünür buruk buruk...gözlerinden sevgiyle akan gözyaşı,damlar resimdeki hazan yaprağına...üzülür çocuk, resim ıslandı diye...o da ne! nasıl canlandın öyle hazan yaprağım...sevgimle yaşa.,diye el çırpar sevinçle.

Serap ÖZALTUN
12.12.2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder